5 3

 

            Tıbbi ve aromatik bitkiler ülkemizin en önemli değerlerindendir. Ülkemizin bitki florası olağanüstü zengindir. Bitkilerin ilaç ve kozmetik olarak kullanımı insanoğlu (ve insan kızı) tarihi kadar eskidir ve sağlıklı yaşayabilmek için onlardan istifade etme yollarını aramış, bulmuşlardır. Buldukları yollar, yani bitkilerle tedavi, tıpta “fitoterapi” adını almakta olup modern tıbbın da kabul ettiği bir tedavi şeklidir. Eczacılıkta 2 dal “uzmanlık alanı” olarak kabul edilmiştir. Her yıl devlet aynen tıpta uzmanlık sınavı (TUS) gibi eczacılıkta uzmanlık sınavı (EUS) açmakta ve eczacılık fakültesi mezunları bu sınavı kazandıkları takdirde “fitoterapi” konusunda branş seçimi yapabilmektedirler.       İkinci eczacılıkta uzmanlık alanı ise “klinik eczacılık” konusundadır ve bu yazının konusu değildir. Bu yazıda sizlere halkımız arasında bir çok amaçla kullanılabilen binbirdelik otundan, nam-ı dİğer sarı kantaron otundan söz edeceğim. Sarı kantaron (hyperİcum perferatum) da denen bu bitki batıda St.John’s Wort adı ile ünlenmiştir. Hıristiyan aleminde halen kutsal bir bitki olarak tanınır. M.Ö. 5.yüzyıldan bu yana, sarı kantaron bitkisinden hazırlanan preperatlar kullanılmakta olup, ülkemizde en bilinen kullanım şekli “kantaron yağı” olarak olan şeklidir. Burada “kantaron yağı” olarak ifade edilen ürün, bazılarımızın düşündüğü gibi, kantaron bitkisinden sıkılarak veya damıtarak elde edilen bir yağ olmayıp, zeytin yağı içinde taze yada kurutulmuş çiçeklerinin bekletilmesiyle hazırlanan yağdır. Ve bu yağ halk arasında neredeyse her rahatsızlığa karşı kullanılabilmektedir. Ancak, sadece yağı olarak değil, bu bitkinin çiçeklenme döneminde ince ince kıyılan ve kurutulan bitki dokularından hazırlanan “kantaron çayı” ülkemizde mide ağrıları, kolit vs. gibi bağırsak rahatsızlıklarında kullanıla gelmektedir.

            Eskiden beri yaraları iyileştirici olarak bilinen sarı kantaron, son zamanlarda klinik deneylerle “anti depresan” etkisi de ispatlanmış ve tüm dünyada kullanımı çok yaygın hale gelmiştir. Alman “E komisyonu” tarafından 1984 yılında sarı kantaronun depresyona karşı kullanımı onaylanmıştır. Alman E komisyonu, 1978 yılında Alman hükümeti Almanya’da satılan 300 den fazla bitki ve bitki karışımlarının güvenliği ve etkinliğini değerlendirmek için uzmanlardan oluşan bir komite kurdu. Bu komite” komisyon E” olarak adlandırıldı. Evet işte ülkemizin bir eksikliği de böylesi bir komisyon ve böylesi bir bitki ile tedavi standartlarının hala olmamasıdır. Sağlık Bakanlığımızda “geleneksel bitkisel ilaçlar” bölümü mevcuttur ancak bölüm asla Alman E komisyon benzer işleve sahip değildir. İşte bu nedenlerle ülkemiz tıbbi ve aromatik bitki zenginliği ile övünecekse, böylesi bir kurum elzemdir. Böylesi bir kurum yoksunluğu sonucu, bitki ile tedavi, standartları ve güvenliği oluşamadığı için “kocakarı ilacı” olarak ifade edilmekte ve aşağılanarak değersizleştirilmektedir. Halbuki bitki ile tedavi (fitoterapi) daha önce de ifade ettiğim gibi, modern tıbbın kabul ettiği bir tedavi metodudur.

            Örneğin Almanya da 1994 yılında hazırlanan bir raporda ülke genelinde günde ortalama 66 milyon adet sarı kantaron dozu (doz adedi olarak) ihtiva eden reçete düzenlendiği bildirilmiştir.

Sarı kantaron bir harika bitki ve harika bir halk ilacıdır. İdrar söktürücü, kurt düşürücü, antiseptik ve yara iyileştirici, şeker hastalığı, kronik romatizma, mide ülseri, bağırsak hastalıkları, karaciğer ve safra rahatsızlıkları, sarılık, bronşit, diyare, dizanteri, boğaz enfeksiyonları, soğuk algınlığı gibi daha birçok rahatsızlıkta kullanılabilmektedir.

            Bitkinin etken maddesi hiperisin, çok sayıda virüse karşı tesirli olması sebebiyle 1994 yılında AİDS tedavisinde dahi kullanılabileceği ifade edilmiştir. Bu durumda, bir virüs etkenli hastalık olan covid de de denenmesi gereği vardır.

Son olarak sarı kantaron (St.John’s Wort) un kullanılmaması gereken durumlardan da söz edip, bu yazımı sonlandırayım.

Gebelik ve emzirme döneminde, hiperaktivite bozukluğu ya da dikkat eksikliğinde, mani döngüsünde bulunan bipolar bozukluk hastalarında, şizofren hastalarda kullanılmamalıdır. Yine Alzheimer hastalarında ve ameliyat öncesi 2 hafta öncesinde sarı kantaron kullanımı durdurulmalıdır.

            Sarı kantaron ihracatımız da olup, dünyada tüketimi oldukça fazladır. Örneğin Almanya’da 1995 rakamlarına göre yıllık 600 ton civarındadır. 1998 yılında ABD de 210 milyon dolar, dünya da ise 570 milyon dolar civarındadır. En yeni rakam olarak istatistiklerde bulabildiğim 2007 yılında dünya da 2.1 milyar ABD dolarına ulaştığı bilgisidir.

Almanya ve ABD’de uyku düzensizlikleri arıksiyete, ve depresyon tedavisinde yaygın olarak tercih edilmektedir. Bu iki ülkede son on yılda en sık kullanılan ikinci bitkisel ilaçtır.

                                                                                              Enver OLGUNSOY  


DİĞER MEDYA ÖĞELERİ