5 3

14 Kasım tüm dünyada diabet günü olarak ilan edilmiştir. 14 Kasım aslında İnsülin’in kaşifinin doğum günü tarihidir. 14 Kasımlarda dünyanın en fazla hastasının olduğu diabet hastalığı hakkında farkındalık çalışmaları yapılır tüm dünyada. Daha geçtiğimiz ay dünya nüfusunun 10 milyara yükseldiği ilan edilmişti. Dünyada ortalama her 10 kişiden biri diabet hastası. Bu ortalama ülkemizde her 7 kişiden biri diabet hastası olarak dünya ortalamasından bile kötü durumda maalesef. Bu durumda ülkemizde yaklaşık olarak 12 milyonun üzerinde diabetli var. Bu 12 milyona bir de diabetli olduğunu bilmeyenleri eklersek neredeyse 20 milyon kişiye yaklaşan diabet hastasına sahibiz demektir. Toplumun çok büyük bir kısmını ilgilendirdiği için diabet gününde farkındalık çalışmaları önem kazanıyor.

            Diabet’in başlıca 2 tipi vardır.Tip 1 genellikle doğuştan gelen diabet olarak bilinir ve yetersiz insülin hatta insülin yoksunluğu olarak bilinirken, Tip 2 ise genellikle sonradan oluşan ve insülin direnci sonucu oluşan diabet tipidir.

            Hormonlar tüm hayatımızı yönetiyor. Ancak öyle bir hormon var ki ona master hormon da deniyor. Vücudumuzdaki süreçleri dolaylı veya direkt yönetiyor; onun adı insülin. İnsülin deyince insanların aklına insülin iğnesi geliyor. Ancak insülin aslında bir hormon ve pankreasımızdan salgılanıyor. Karbonhidrat metabolizmasını yönetiyor. Ancak yağ ve protein metabolizmalarının üzerine de büyük etkisi var, sonuçta tüm bedende yaygın etkilere sebep oluyor. Yokluğu Tip1 diyabete, yetersiz salgılanması ise insülin direnci ve sonuçta Tip2 diyabete sebep oluyor dediğim gibi. Hücre fonksiyonlarımız bozuluyor, hücreye giremeyen şeker kanda yükseliyor ve trigiliseride’e dönüşerek vücudumuzda yağ birikimine sebep oluyor.

            İnsülin bu enerji kaynağının (glikoz) hücrelere rahatça taşınmasını ve hücre içine girmesini sağlar. Ancak yanlış beslenme sonucu (fazla karbonhidrat tüketimi) hücrelerimizin fonksiyonlarını bozar ve hücreler insüline direnmeye, glikozu kabul etmemeye başlar. İşte kanda şekerin yükselmesi, insülin direnci ve giderek Tip2 diyabet böyle oluşur. Zira yüksek şeker pankreası daha fazla insülin salgılamaya iter, pankreas giderek yorulur ve diyabetik hasta olursunuz.  Pankreasınız artık yeterli insülini salgılayamıyordur, tedbir alınmazsa tamamen iflas eder. Bu durumda vücudumuza dışarıdan insülin vermek gerekebilir.

            Doğru beslenme, kilo verme ile bu süreçten pekala çıkılabilir. Bunun için öncelikle ara öğünlü beslenme programları terk edilmelidir.

            Şeker hastalığının en yaygın türü olan tip 2 diyabet, dünyada 1 milyarı aşkın bireyi etkiliyor. Bu rakam da obezitenin artışı ile gün be gün artıyor. Bildiğiniz gibi tip 2 diyabet hastası da hekimlerce potansiyel kalp hastası olarak görülür. Hatta yetmez, tip 2 diyabet için hekimler bütün kötülüklerin (hastalıkların) anasıdır derler. Zira saymaya kalkarsak kalp-damar hastalıkları, sinir hasarları, körlük, böbrek işlevlerinde azalma tüm bunların hepsi şeker hastalığını takiben kişiyi bulabilecek hastalıklar.

            Biraz da diabet konusunda bitkisel desteklerden söz edelim isterseniz;

Bu bildiğimiz bir sebze Brokoli. Brokoli içerdiği sülforafan ile sağlığımızın hizmetinde       

Brokoli, dolayısıyla sülforafanın aslında tip 2 şeker dediğimiz daha çok obezliği takiben gelişen diyabette son derece yararlı olduğu yapılan deneylerle ispat edildi. Özellikle obez kişilerde %10 oranında düşürülebilen açlık kan şekeri çok önemli iyileştirmeler sağlıyor.

            Şeker hastası olarak yetiştirilen farelerin karaciğerinden alınan doku örneklerinde uzmanlar kan şekeri artışından sorumlu 50 adet kadar gen ağını tespit etti. Çalışmalarını bu 50 genlik ağda odaklanan uzmanlar, şeker hastalığında (hiperglisemi) bu genleri belirteç olarak kullanmaya başladılar. Bu genler üzerinde çeşitli molekülleri denemeye başladılar. Bu denenen moleküller içinde sülforafanın başı çektiği anlaşıldı. Sülforafanın canlı sistemlerde şeker düzeyini düşürüp düşürmediğini çeşitli deneylerle test ettiler. Önce hücreler üzerinde denenen sülforafan, hücrelerin şeker üretiminde azalma görünce, şeker hastası olarak yetiştirilen fareler üzerinde de şeker düzeyini düşürdüğünü tespit ettiler. Daha sonra insanlar üzerinde toz edilmiş brokoli özütü verilerek hastaların şeker düzeyleri incelendi ve görüldü ki brokoli filizi özütü, yani sülforafan alan özellikle obez hastalarda, kan şekeri seviyesi tatmin edici oranda düşürüyor. Böylece brokoli şeker ilacı olma yolunda ilerlemeye aday oldu. Tabii bunun içindeki sülforafan yüzdesi ve ne kadar alınması gerektiği gibi diğer detay araştırmalar sürüyor.

            Diabet hastalıkların anasıdır. Aman dikkat..

                                                                                             Enver OLGUNSOY


DİĞER MEDYA ÖĞELERİ