5 3

 

            Neden kedi otu, zira bu bitkinin uçucu yağı, kök ve gövdesi olağanüstü kötü kokmasına rağmen kediler tarafından çok sevilir. “Kedi feromonu” özelliği taşıdığı için kediler tarafından sevildiği tahmin edilmektedir.

            Valeriana officinalis L. tıbbi bitkisinden söz etmek istiyorum bu yazıda. Kedi otu, kayaş ipliği de denen bu bitki uykuya destek olan en önemli tıbbi bitkilerdendir.

            Bu gün dünyamızda üçte birimizden fazlası uyku sorunları çekmekte, bunların bir bölümü de kronik uykusuzluk tanısı almaktadır. Bu bitkinin toprak altı kısımlarından elde edilen etken maddeler ile, çeşitli preperatlar hazırlanmakta ve uykusuzluk tedavisinde kullanılmaktadır. Bu gün ABD de en çok satılan uyku destekleyici ürünler arasında sayılmaktadır.

            Nehir kenarlarında, rutubetli orman ve çayırlarda, yabani olarak yetişen bu bitki çok yıllık otsu bir bitkidir. Ülkemizde kültürü yapılmayan bu bitki, Avrupa da kültüre alınmış ve yetiştirilmektedir. Anadolumuzda yaygın olarak Doğu Karadeniz yaylalarında, Doğu Anadolu bölgesinde bulunur. Ülkemizde 10 kedi otu türü daha doğal olarak yetişmektedir. Valeriana dioscorides türü Güney ve Batı Anadolu da, Manisa, Salihli ve Bozdağ da bolca yetişir. Yaklaşık 1,5 metre kadar boylanabilen bu bitkinin yaprakları kendine özgü kokusu ile tanınır. Yaz ortasında şemsiye şeklinde pembemsi-beyaz çiçek açar. Çiçeklerinin de kokusu özeldir.

            Kedi otu 2.yıldan itibaren sürgün kökler vermeye başlar. Bunlar 10 cm kadar uzunluktadır. Kokuları özel ama kötüdür.

            Roma imparatorluğu zamanı Adana Anazarva da yaşayan hekim, farmakoloji bilgini Dioscordes  Materia Medica adlı eserinde kedi otundan söz etmektedir. Dioscorides ve Galenos tarafından herşeyi tedavi edici bir bitki olarak tanımlanan kedi otu, bu iki ünlü hekim – farmakoloji bilgini tarafından diüretik, ağrı kesici, öksürük ve astım, göz hastalıkları kısacası her şeyi tedavi edici “phu” olarak tanımlamışlardır. Günümüzde daha ziyade yatıştırıcı, uykusuzluk, depresyon ve anksiyete konusunda yararlanılmakta ve batı ülkelerinde birçok preperatı üretilmektedir.

            Hafif psikiyatrik hastalıklarında bitkilerle tedavi (fitoterapi) çok yararlıdır. Zira bu gün hepimiz bu tür rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan diğer ilaçların çeşitli yan etkilerinden, özellikle alışkanlık yapmasından tedirginlik duyarız. Bunda da haklılık payı vardır. Bitkisel kökenli ilaçlar daha bir masumdur. Baksanıza bu bitkimiz binlerce yıldır bilinip kullanılıyor. Alışkanlık yapmıyor, yan etkileri de sadece hamilelik ve emzirme dönemi ile sınırlı. Hatta DSÖ 12 yaş altındakilere, Alman tıp otoriterleri 3 yaş altındaki çocuklar hariç, diğer gençlerin kullanabileceğini söylüyor.

            Ayrıca “The best chemist İs nature” diye bir aforizma da vardır tıp dünyasında. Tabiat en mükemmel laboratuvardan üstündür anlamına

            İlaçlar konusunda insanların   ve bilim adamlarının düşünme ve yeni maddeler ufku, ancak tabiatın gözlenmesinden sonra gelişmiş ve yeni yeni imkanlar, ilaçlar, yöntemler bulunabilmiştir. Fakat buna rağmen tabiatın yaptığı maddelerin hepsini yapmak maalesef bu güne kadar mümkün olmamıştır.

            Yine kedi otumuza dönersek bu bitkiden elde edilen tablet, draje, tentür başta olmak üzere bitkinin kendisinden de hazırlanan çaylar akşam yemeğinden sonra alınırsa sizi daha kolay ve uzun uyku süresine hazırlar. Diğer bazı ilaçlar gibi sabah sersemliği, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı gibi istenmeyen etkilere yol açmaz. Günde 3-4 kez ve 2-3 hafta süre ile kullanılırsa daha ciddi durumlarda da etkili olduğu çift körlü plasebo kontrollü çalışmalarla ortaya çıkarılmıştır.

            Valeryan’ın etkili bileşenleri ısıya karşı hassas yapıdadır, uçucu özelliktedir. O nedenle çay olarak kullanılacaksa kaynatılmış-ılıştırılmış su ile 1 çay kaşığı kök eklenerek bekletilip içilmelidir. Uzun süre kaynatarak çay yapılmamalıdır.

            Son söz olarak; bu değerli bitkimizin ülkemiz şartlarında bolca yetişme şansı vardır. Şu anda yapıldığı gibi yabani olanlarını vahşi hasatla toplayıp, kurutup yurtdışına satma gibi basit, kolay ve bitkinin soyunu tüketmekle sonuçlanacak yöntemi acilen terketmeliyiz. En iyi verimi alabileceğimiz cinsleri üniversitelerimiz araştırıp, çiftçilerimize bunları çoğaltma yolunu göstererek ekimlerine başlamalıyız. Sonrası da tarım ürünleri sanayisinde etken maddelerini elde ederek hastalarımızın hizmetine sunmalıyız. Yoksa aynen salepte olduğu gibi yabanilerin soyu tükenir, sahte salep kokusu kullanılarak yapılan sözüm ona salepleri içmek zorunda kalırız.

            Kınık tıbbi aromatik bitkiler organize sanayi bölgemizde Valeriyana cinsleri yetiştirilebilir, üretim birimlerinde işlenerek daha katma değerli hale getirilerek ihraç edilebilir ya da yurt içinde insanımızın kullanımına sunulabilir. Konvansiyonel tarım ürünlerinden daha katma değerli bu tür ürünlere geçme zamanı geldi de geçiyor.

                                                                                        Enver OLGUNSOY         


DİĞER MEDYA ÖĞELERİ