Süt ve süt ürünleri son yıllarda insan sağlığı ve beslenmesi yönünden sorgulanır oldu. Laktoz intolaransı bir tarafa, insan bünyesi için “zararlı” görüşü bile var. İsveç’te yapılan bir araştırmada fazla inek sütü içen insanların göreceli olarak daha erken öldüğü saptanmış. Üstelik içeriğindeki kalsiyum nedeni ile kemiklere yararlıdır anlayışı da çökmüş görünüyor. Zira fazla süt için kadınlarda, aksine daha fazla kemik kırılması olduğu tespit edilmiş.
Yaklaşık 60 bin kadın (40-75 yaş aralığında) 20 yıl süresince gözlenmiş ve yukarıda yazdığım veriler elde edilmiş. Tabii bunun yanında 50 bin de erkek gözlenmiş, erkeklerde süt içen ve içmeyen erkekler arasında bir fark tespit edilmemiş. Sütün yağlı yağsız oluşu da bir fark yaratmamış ve araştırma sonucuna göre günde iki bardaktan fazla süt risk arttırıyor. Yine de bana sorarsanız yeni çalışmalar yapılana kadar tüketin derim. Yumurta tüketimi konusunda yaşanan polemiği anımsıyorsunuzdur. İyi ki yumurta aklandı.
Peki diğer süt ürünleri derseniz örneğin, peynir ve yoğurt için aynı şey geçerli değil. Süt, peynirden farklı olarak bol miktarda laktoz içeriyor. Laktoz da bir anlamda bir şeker. Şeker de zaten vücut için artık “zehir” olarak algılanıyor. Son yıllarda şeker tüketimi zararları, toplum tarafından daha da bir kabul edilir oldu. Bu yönden gelişmeler olumlu diyebiliriz ama, o kadar tatlı ve vazgeçilmez (şeker bağımlılık yapar) olarak değerlendiriliyor ki yine de tam olarak bu “zehir” den vazgeçemiyoruz. Türk mutfağında da, maşallah baklava, börek kültürü o kadar baskın ki insanlarımız bu konuda çok zorlanıyor. Yedikten sonra büyük bir pişmanlık duyuyor ama işi işten geçmiş oluyor.
Peki laktoz (süt şekeri) şeker yönünden zararlı. Ya başka sorunlar da yaratıyor mu? Tabii ki en bilineni laktoz intoleransı. O nedenle piyasada bir çok laktozsuz ya da laktaz ilaveli süt markası görüyorsunuz. Bunun nedeni toplumun yaklaşık yüzde onunda laktoz intoleransı olması tabii ki.
Peki laktoz intoleransımız (laktoza karşı sindirim sistemimizin reaksiyonu) olduğunu nasıl anlayacağız?
Aşırı gaz oluşumu, şişkinlik, dolgunluk hissi, belki bulantı ve ishal. Laktoz içeren ürün tükettiğimizde böylesi şikayetlerimiz varsa, muhtemelen laktoz intoleransımız vardır. Bu belirtilen laktozlu ürün tüketiminden sonra, yarım ile iki saat zaman aralığında ortaya çıkabilir.
Laktoz intoleransının mekanizması nasıldır derseniz, laktoz, havi gıdalar alındıktan sonra vücudumuzdaki bu laktozu parçalayarak laktaz enzimi yeterli ise yine birer şeker olan galaktoz ve glikoza dönüştürecektir.
Ancak ince barsak yüzeyinde etkin olan laktaz enzimimiz eksikse, işte o zaman derdimiz daha da büyüyecek laktoz parçalanmayıp barsaklarımızda birikecek, vücudumuzda sıvı ve elektrolit tutulumuna, bunun sonucunda da ishale sebep olacaktır. Ve de barsaklarda biriken laktoz, barsak bakterileri ile etkileşerek hidrojen açığa çıkacak, gaz ve şişkinliğe sebep olacaktır.
Laktoz intoleransı kesin teşhisi ise “laktoz intolerans testi” ile yapılır. Test başında kan şekeri ölçülür, laktoz içeren bir sıvı içirilir sonrası da kan şekeri ölçümlemeleri yapılır. Kan şekeri 30’un üzerinde yükselirse yani laktoz glikoza dönüşebiliyorsa test pozitiftir. Yani sağlıklısınızdır
Tedaviye gelince; maalesef sadece laktoz içeren ürünleri beslenme mönümüzden çıkarmanız gerekir, başkaca bir tedaviye gerek yoktur.
Laktoz, hangi gıdalarda var derseniz, tabii ki süt ürünleri yani süt tozu, süt, peynir, tereyağı, bazı margarinler, çikolata, bazı hamurlu gıdalar olarak sıralanabilir.
Ama bir de müjdem var; yoğurt, kefir ve bazı tür peynirler laktoz ihtiva etmelerine rağmen içerdikleri diğer faydalı bakteriler nedeni ile içlerindeki laktoz zaten parçalanmakta, dolayısıyla laktoz intoleransına sebep olmamaktadırlar.
Süt içemiyorsanız, bu süt ürünlerini alternatif olarak değerlendirin. Ve de bundan yaklaşık 2000-2500 yıl önce yaşamadığınıza şükredin. Zira insanoğlu sütü içemez, neredeyse içerse zehirlenirdi. Çok hızlı sayılabilecek bu sürede bu olumsuz durum genetik değişim sonucu (süt sindirimini kontrol eden gen) laktozu sindirebilen türe dönüşünce içebilir, laktozu sindirebilir hale gelebildik.
Ayrıca son yıllara prebiyotik ve probiyotik tüketiminin laktoz intoleransına sahip bireylerde laktaz enzim yetersizliğine bağlı olarak görülen olumsuz etkileri azalttığı tespit edildi.
Enver OLGUNSOY